Engelli İstihdamını Arttırmanın Yolları


Freakonomics’de yayınlanan bir yazı, yasa ve düzenlemelerin
amaçlanmayan sonuçları konusunda çok güzel bir örnek
veriyor.1 Mesele şu: 1990’da ABD kongresi, ABD’deki çalışan
engellilerin haklarını kuvvetlendirmek için bir yasa çıkarıyor.
Ancak, genel olarak engellilerin haklarını korumak ve
iyileştirmek için çıkarılan bu yasa firmaların daha az engelli
çalışan istihdam etmesine neden oluyor.
Açıklamaya göre
firmalar, kendilerine verilen görevleri yerine getirmeyen veya
işini yapmayan engelli çalışanları işten çıkarmanın güç
olacağını düşünerek, daha az engelli çalışan istihdam etmeyi
tercih etmişler. Yasa engellileri desteklemeyi amaçlarken,
sonuçta engellilerin iş olanaklarını kısıtlamış.2 Buradan
çıkarılacak ders şu: İyi niyetli düzenlemeler her zaman
amaçladıkları sonuçlara ulaşmıyorlar, hatta bazen
amaçladıklarının tersi sonuçlar ortaya çıkarabiliyorlar.
Bu yazı, Türkiye’de engelli istihdamını arttırmayı amaçlayan
yasal düzenlemelerin amaçlanan sonuçlara ulaşıp
ulaşmadığını tartışıyor. Bilindiği gibi, İş Kanunu’nun 30.
maddesi, 50 veya daha fazla çalışanı olan işletmelere %3
oranında engelli istihdam etme yükümlülüğü getiriyor. Bu
düzenleme ne işverenleri mutlu edebiliyor, ne de engelli
vatandaşlarımızın istihdam olanaklarının artmasını sağlıyor. İş
çevreleri, engelli istihdam etme yükümlülüğünü iş piyasası
esnekliğini azaltan bir düzenleme olarak görürken, engelli
vatandaşlarımız iş bulma konusunda büyük güçlükler çekiyor.
Sonuç olarak Türkiye’nin engelli istihdamı konusundaki
karnesine baktığımızda şunu görüyoruz: Karne çok zayıf.


Sorumuz şu: Hem engelli istihdamını arttırmak, hem de işverenlerin engelli istihdamı
konusundaki çekincelerini ortadan kaldırmak mümkün mü? Evet, mümkün. Bunu
yapabilmek için engelli istihdamı konusunu “zorunluluk ve cezalar” perspektifinden
görmeyi bırakmak gerekiyor. Bu değerlendirme notunda engelli istihdamı konusunda
neler yapılabileceğini tartışacağız.
Engelli istihdamını arttırmak için uygulanabilecek iki temel politika aracı var: Cezalar ve
teşvikler. Birinci aracın temel stratejisi engelli istihdam etmeyi zorunlu hale getirmek ve
engelli istihdam etmeyenleri cezalandırmak; ikinci aracınki ise engelli istihdam etmeyi
özendirmek ve kolaylaştırmak.
Ülkemizdeki engelli istihdamı politikası zorunlu tutma ve cezalandırma stratejisini izliyor.
Ancak bu politika, engelli istihdamını arttırmayı başaramadığı gibi şirketlere de engelli
istihdamından kaçınmak ve kaçak işçi çalıştırmak gibi müşevvikler sağlıyor. Üstelik,
engelli istihdamı ile ilgili bu zorunlu tutma ve cezalandırma stratejisi Türkiye’deki
işletmelerin %98’ini kapsamıyor. Evet, belki şaşırdınız ama aşağıda göreceğiniz gibi ilgili
kanuna göre Türkiye’deki işletmelerin sadece %2’si engelli istihdam etmek zorunda.
Sonuç olarak, Türkiye’nin engelli istihdamını arttırma politikası başarısız oluyor. Engelli
vatandaşlarımız zorunluluklara ve cezalara rağmen iş bulmakta güçlük çekiyor. Bu
sebeple, sadece zorunluluk ve cezalardan oluşan bu stratejinin bırakılması ve özendirme
ve kolaylaştırma araçlarının engelli istihdamı ile ilgili politika araçları arasına eklenmesi
gerekiyor.
Birinci bölümde, Türkiye’de engelli istihdamı ile ilgili yasal düzenlemeye ve ülkemizin
engelli istihdamı konusundaki başarısına bakacağız. Göreceğiniz gibi mevcut yasal
düzenleme Türkiye’deki işletmelerin %98’ini engelli istihdamı yükümlülüğünden muaf
tutuyor. Engelli istihdamı karnemiz ise çok kötü.
İkinci bölümde, işletmelerin engelli istihdamını neden bir yük olarak gördüklerini
tartışacağız. Bu bölümde göreceğiniz gibi, engelli istihdamının önündeki en büyük engel
işletmeler değil, asıl engel Türkiye’deki yapısal sorunlar. Örneğin, engellilerin eğitiminin
önündeki yapısal engeller, bir taraftan engellilerin iş sahibi olmasını zorlaştırırken, diğer
taraftan da işletmelerin engelli istihdamını bir yük olarak görmesine neden oluyor.
Bir başka yapısal sorun, şehirlerimizin, yaşam ve çalışma alanlarımızın engelliler için
uygun olmaması. Bu sorun da bir taraftan engellilerin yaşam ve çalışma alanlarını
kısıtlarken, diğer taraftan işletmelerin engelli istihdamını bir yük olarak görmesine neden
oluyor. Yapısal sorunlar bunlarla sınırlı değil elbet ama sadece eğitim ve erişim de
yapılacak iyileştirmeler bile engelli istihdamının artmasını sağlayacaktır.
Engelli istihdamı ile ilgili yapısal sorunları çözmek zaman alacaktır. Dolayısıyla, engelli
istihdamını arttırmak için kısa dönemde başarıyı arttıracak başka politika araçlarını
tartışmamız gerekiyor. Bu bağlamda, üçüncü ve son bölümde özendirme ve
kolaylaştırma politikaları tartışılıyor.
Ulaştığımız sonuç şu: Sadece zorlama ve cezalardan ibaret olan engelli istihdam
politikasının değiştirilmesi gerekmektedir. Türkiye’nin engelli istihdamı ile ilgili özendirme
ve kolaylaştırma politikaları uygulamaya başlaması, hem engelli istihdamını arttırmamıza
yardımcı olacak hem de uzun dönemde engellilerin yaşadığı pek çok diğer probleme
de yol açan yapısal sorunların giderilmesine katkıda bulunacaktır. Üstelik böyle bir

yaklaşım, işletmelerin engelli istihdamı ile ilgili çekince, bahane ve maliyetlerini de
azaltacaktır.
Türkiye’de Engelli İstihdamı
Türkiye’de de engelli istihdamını arttırmayı amaçlayan bir İş Kanunu var: Bu kanundaki
düzenleme şöyle:
(Madde 30) İşverenler, elli veya daha fazla işçi çalıştırdıkları özel sektör
işyerlerinde yüzde üç özürlü, kamu işyerlerinde ise yüzde dört özürlü ve yüzde iki
eski hükümlü işçiyi meslek, beden ve ruhi durumlarına uygun işlerde çalıştırmakla
yükümlüdürler.
(Madde 101) Bu Kanunun 30 uncu maddesindeki hükümlere aykırı olarak özürlü
ve eski hükümlü çalıştırmayan işveren veya işveren vekiline çalıştırmadığı her
özürlü ve eski hükümlü ve çalıştırmadığı her ay için binyediyüz Türk Lirası idari
para cezası verilir.
Yani, eğer iş yerinizde 49 kişi çalışıyorsa engelli istihdam etmek zorunda değilsiniz. Ancak,
50 kişi çalışıyorsa, engelli istihdam etmek zorundasınız.
Kaynak: İşgücü Piyasasının Özürlüler Açısından Analizi Raporu, Aralık 2011, T.C. Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı, Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Engelli çalışanı bulunmayan işyerlerinin engelli çalıştırmama gerekçelerine bakıldığında
kota altında çalışan sayısına sahip olmanın en önemli gerekçe olduğu görülüyor (Şekil
1). Dolayısıyla, İş Kanunu’ndan yola çıkarak 49 veya daha az çalışana sahip olan
işletmelerin engelli istihdam etmek için fazla bir müşevviğe sahip olmayacağını
söyleyebiliriz. Gelin bunu teyit etmek için iş yeri büyüklüklerine göre engelli istihdamına
bir bakalım.


Kaynak: İşgücü Piyasasının Özürlüler Açısından Analizi Raporu, Aralık 2011, T.C. Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı, Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Grafikte de görüldüğü gibi 49 ve daha az çalışana sahip olan işletmelerin sadece
%21,3’ü engelli istihdam ediyor. %78,7’si ise engelli istihdam etmiyor. Buna karşılık, çalışan
sayısı %50 olduğunda engelli istihdam oranı %78,8’e çıkıyor, engelli istihdam
etmeyenlerin oranı ise %21,2’e düşüyor. Engelli istihdamına bakıldığında 49 ve 50
çalışana sahip işletmeler arasındaki fark çok büyük.
Bu verinin önemini görebilmek için bir başka veriye
bakmak gerekiyor. Güven Sak, “Nedir bu 49’un
hikmeti” başlıklı yazısında3 çarpıcı bir istatistiğe dikkat
çekiyor ve şöyle diyor:
“Memleketimizde, 2011 yılı sonu itibariyle 1,436,000
işletme bulunmaktadır. Bu şirketlerde, Sosyal
Güvenlik Kurumu veri tabanına kayıtlı olarak
çalışanların toplamı ise 11,031,000 kişidir. Şimdi sıkı
durun: Kayıtlı firmaların yüzde 98’inde firma başına
49 veya daha az kişi çalışmaktadır. Toplam
çalışanlarımızın yüzde 65’i bu tür işletmeler
tarafından istihdam edilmektedir.”
                                  Durumu şöyle özetleyebiliriz: Engellilere istihdam
sağlamayı amaçlayan yasa, firmaların %98’ine engelli istihdamı zorunluluğu getirmiyor.
Başka bir deyişle, yasa, işgücünün %65’ini istihdam eden 1-49 çalışanı olan firmalara
engelli istihdam etme zorunluluğu getirmiyor.
Daha da önemlisi, Güven Sak’ın da belirttiği gibi, 49 veya daha az çalışana sahip bu
firmaların bir veya birkaç işçi daha istihdam etmemesinin nedenlerinden biri, 50 çalışana
ulaşmaları durumunda engelli istihdam etmek zorunda kalacak olmaları. Ayrıca, bu
düzenleme küçük işletmelere, engelli istihdam etme zorunluğundan kaçmak için, kaçak
işçi çalıştırma müşevviği de veriyor. 49 sayısının bir “hikmeti” de bu!
Engelli istihdamı ile ilgili veriler maalesef güncel değil. Ancak, 2002 yılındaki durumumuza
bakarak, dünyadaki yerimizi, dolayısıyla da engelli istihdamı politikamızın göreli başarısını
görmemiz mümkün.

Kaynak: İşgücü Piyasasının Özürlüler Açısından Analizi Raporu, Aralık 2011, T.C. Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı, Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü 4
Tablo 1’de de görüleceği gibi, Türkiye’nin engelli istihdamı konusundaki durumu pek
parlak değil. Türkiye, engelli istihdamının en düşük olduğu ülkelerden biridir. Üstelik,
2002’de firmaların daha fazla engelli çalıştırmaları gerekiyordu. 2008’de İstihdam Paketi
çerçevesinde engelli çalıştırma yükümlülükleri düşürüldü. Dolayısıyla, bugün engelli
istihdamı açısından Türkiye’nin durumunun daha iyi olmasını bekleyemeyiz.
Firmalar Engelli İstihdamını Neden Bir Yük Olarak Görüyor?
Firmaların engelli istihdamını neden bir yük olarak gördükleri konusunda açık ve net
verilere ulaşmak güç. İki şeye bakabiliriz: (a) Yapılan açıklamalar. (b)İşverenlerin engelli
çalışan istihdam etmeme gerekçeleriyle ilgili veriler. Şimdi bunlara bakarak engelli
istihdamının neden bir yük olarak görüldüğünü değerlendirelim.
İşgücü piyasanın esnekliği
Yapılan açıklamalara baktığımızda, şirketlerin ve iş adamlarının engelli istihdam etmekle
ilgili düzenlemeleri pek desteklemedikleri ortaya çıkıyor. Bu düzenlemenin iş gücü
piyasası esnekliğini azalttığını düşünüyorlar. Örneğin, bakın Referans gazetesindeki bir
yazıda ne deniyor:
“Yüzde kırk biri bulan vergi takozu, çalışan sayısı arttıkça artan özürlü, eski
mahkûm gibi zorunlu istihdam yükümlülükleri ve kıdem tazminatı uygulaması
işgücü piyasasında esnekliği azaltan temel faktörler.”5
2008’de açıklanan İstihdam Paketi öncesinde yapılan açıklamalar da hükümetin bu
bakış açısını desteklediğini gösteriyor. Örneğin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik eski Bakanı
Murat Başesgioğlu zorunlu istihdam düzenlemesini hafifleteceklerine dair açıklaması
Referans gazetesinde şöyle yer almış:
“Murat Başesgioğlu, Ağustos ayı içinde Referans’a yaptığı açıklamada; hükümlü
ve özürlü istihdam edilmesini öngören “zorunlu istihdam” düzenlemesini yeni
istihdam paketi kapsamında gözden geçireceklerini söylemişti. Başesgioğlu,
açıklamasında paketin sonbaharda bitirilerek Meclis’e sunulacağını kaydetmişti.
İstihdam paketi kapsamında yapılan çalışmalarda “zorunlu istihdam edilmesi
gereken personel sayısının indirilmesi”, “terör mağduru çalıştırma zorunluluğunun
kaldırılması” ve “özürlü çalıştırılmasına dönük düzenlemelerin esnekleştirilmesi”
öngörülüyor. ”6
Zaten, istihdam paketiyle birlikte bu düzenlemeler yapıldı ve engelli çalıştırma
zorunluluğu azaltıldı.7 Bu düzenleme işverenlerin isteklerini bir ölçüde yerine getirilmiş oldu
ama maalesef engellilerin iş bulmasını da güçleştirdi.
Engellilerin eğitim durumu
İşverenlerin engelli istihdam etmeme ile ilgili gerekçelerine baktığımızda farklı bir tablo ile
karşılaşıyoruz (Tablo 2). Yapılan ankete göre, işverenlerin engelli istihdam etmemelerinin
temel sebebi, işe uygun veya vasıflı engelli bulamamaları. Tabloda ilk üç sıradaki
gerekçelerin tamamı bunu söylüyor. Ankete katılan işverenlerin 61,8’i işe uygun veya
eğitimli engelli bulamamaktan şikâyetçi.
Eğer ankete katılanların açıklamalarını doğru kabul edersek, karşımıza şöyle bir durum
çıkıyor. İşverenler, işe uygun engelli çalışan bulmakta güçlük çekiyorlar, ancak zorunlu
oldukları için engelli istihdam ediyorlar ve bu engelli çalışanları mecburen işte tutmak
zorunda kalıyorlar. Bu sebeple de engelli çalıştırmayla ilgili yükümlülükleri bir yük olarak
görüyorlar. Bu yükten şikâyet ettikleri için de işgücü piyasası ile ilgili analizlerde engelli
çalıştırma zorunluluğu, işgücü piyasasının esnekliğini azaltan bir düzenleme olarak
görülüyor.


Kaynak: İşgücü Piyasasının Özürlüler Açısından Analizi Raporu, Aralık 2011, T.C. Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı, Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Aslında işverenlerin işe uygun ve eğitimli engelli çalışan bulamamalarında pek de
şaşılacak bir şey yok. Türkiye’nin genel eğitim durumuyla tutarlı olarak engellilerin eğitim
durumu da iyi değil. Aşağıdaki grafik durumu özetliyor (Şekil 3). 6 yaş ve üstü engellilerin
sadece %7,7’si lise veya daha üstü bir eğitime sahip. Başka bir deyişle, engelli
vatandaşlarımızın % 92,3’ü lise eğitimi bile almamış durumda. Bu verilere bakınca, engelli
istihdamının artırılmasının neden sadece işverenlere engelli istihdam etme zorunluluğu
getirilerek çözülemeyeceği ortaya çıkıyor.
Engelli istihdamını arttırmak için engelli vatandaşlarımızın temel ve mesleki eğitim
almasının önündeki engelleri de kaldırmamız gerekiyor.

İşverenlerin engelli istihdam etme gerekçelerine baktığımızda da “işe uygun olduğu için”
engelli istihdam eden işletme sayısının çok az olduğunu görüyoruz (Şekil 4). Tahmin
edilebileceği, işe uygun olduğu için istihdam edilen engellilerin oranı yasal zorunluluğu
olmayan 49 veya daha az çalışana sahip işletmelerde diğerlerine göre daha yüksek.8
Orta ölçekli işletmelerde işe uygun olduğu için işe alınan engelli oranı sadece %1,9.
Büyük işletmelerde ise (muhtemelen iş çeşitliliğinin artması nedeniyle) %2,3.

Tüm bu veriler, engelli istihdamının önündeki en büyük engellerden birinin, engellileri
bireylerin yeterli temel ve mesleki eğitime ulaşamamaları nedeniyle işverenler tarafından
işe uygun görülmemeleri olduğunu söyleyebiliriz. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın
İşgücü Piyasasının Özürlüler Açısından Analizi Raporu’na bakılacak olursa, işverenler ilke
olarak engelli istihdam etmeye karşı değiller. Ancak, çoğunlukla işe uygun engelli
bulamadıklarını söylüyorlar. Dolayısıyla, engellilerin eğitiminin önündeki engellerin
kaldırılması hem engelli istihdamını arttıracak, hem de işverenlerin engelli istihdam
etmekle ilgili çekincelerini azaltacaktır.
Engelli istihdamının önündeki bir engel de işyerlerinin engelliler için uygun bir ortam
olmaması olabilir. Aşağıdaki grafik işverenlerin beyanlarına göre işyerlerinin engelliler için
uygunluğunu özetliyor (Şekil 5).





Kaynak: İşgücü Piyasasının Özürlüler Açısından Analizi Raporu, Aralık 2011, T.C. Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı, Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İşverenlerin beyanlarına bakarsak, işyerlerinin sadece %27’si engelliler için tamamen
uygun, %43 büyük ölçüde uygun ve sadece %3’ü engelliler için hiç uygun değil. Bu
veriler çok iyimser bir tablo çiziyor. Ne var ki, bu veriler Türkiye gerçekleri ile çok
örtüşmüyor.
TÜİK, Özürlülerin Sorun ve Beklentileri (2010) araştırmasına baktığımızda görüyoruz ki,
engellilerin perspektifinden bakıldığında, kamu binalarının, postanelerin, binaların,
dükkânların, marketlerin, mağazaların ve lokantaların çoğu engelliler için uygun değil
(Şekil 5). Dolayısıyla, işyerlerinin çoğunun engelliler için büyük ölçüde uygun olması
ihtimali oldukça zayıf. Ama her halükarda şu bir gerçek, işverenler engelli istihdam
etmek için iş yerlerini engelliler için tam anlamıyla uygun bir hale getirmek zorundalar.
İşverenlerin engelli istihdam etmekten kaçınmalarının ardında işyerini engelliler için
uygun hale getirmenin yaratacağı mali yük de var.


Kaynak: TÜİK, Özürlülerin Sorun ve Beklentileri Araştırması (2010)
Engelli İstihdamını Arttırmak Mümkün mü?
Bazı işverenlerin ve çalışanların engelliler ile ilgili olumsuz önyargılarının yarattığı güçlükleri
bir kenara bırakırsak, işverenlerin engelli istihdamını bir yük olarak görmesinin bazı
nedenleri şöyle sıralanabilir.
(1) Engelli istihdamı ile ilgili yasal zorunlulukların işverenlerin işçi alma ve işten çıkarma
    ile ilgili esnekliklerini sınırlaması
(2) İşe uygun engelli çalışan bulmanın güçlüğü
(3) Engelli istihdam etmenin yaratacağı, iş yerinin engeliler için uygun hale getirilmesi
    gibi, ek maliyetler.
Engelli istihdamını arttırabilmek için işverenlerin engelli istihdamı konusundaki
çekincelerini ortadan kaldırmak gerektiği açık. Yukarıda saydığımız nedenler, engelli
istihdamındaki güçlüklerin yakın nedenleri. Peki, temel nedenler neler? Bu noktaya
kadar ele aldığımız verilerden anlaşıldığı kadarıyla, temel nedenlerden biri engellilerin
temel ve mesleki eğitime erişimi önündeki engeller. Engelli vatandaşlarımızın daha iyi
eğitim olanaklarına kavuşturulması, engelli nüfusun temel ve mesleki eğitim düzeyinin
arttırılması işverenlerin engelli istihdam etmeme ile ilgili çekincelerinin ve bahanelerinin
çoğunu ortadan kaldıracaktır. Bunun uzun dönemli bir eğitim politikasını gerektirdiği
açıktır. Dolayısıyla, kamu otoriteleri eğer engelli istihdamını arttırmayı amaçlıyorlarsa,
engelli vatandaşlarımızın eğitime erişimini iyileştirmek için çalışmalıdırlar. Bu konuda
İŞKUR’a ve MEB’e büyük görev düşmektedir. Bu kurumların, işverenlerin ihtiyaçları
doğrultusunda engelliler için mesleki eğitim kursları açabilmek için işverenlerle ve engelli
vatandaşlarımızla işbirliğini ve iletişimi arttırmaları gerektiği açıktır. Buna ek olarak, engelli
vatandaşlarımızın temel eğitim almalarının önündeki engellerin kaldırılması gerektiği de

açıktır. Engellilerin erişebileceği ve eğitim alabileceği ilkokul, ortaokul ve liseler ile bu
konuda uzman öğretmenlerin sayısının arttırılması gereği açıktır.
Tabii, engellilerin yeterli eğitim almasının önündeki engeller kaldırıldığında bile engelli
istihdamını arttırmak o kadar kolay olmayabilir. Bu sebeple, eğitim politikasına bir dizi
istihdam politikası aracı eşlik etmelidir.
Mevcut “zorlama ve cezalandırma” yaklaşımının özel sektörde çok başarılı olmadığı
açıktır. Zaten 2008’deki istihdam paketi ile bu başarısızlık kısmen de olsa kabul edilmiş ve
engelli istihdamı ile ilgili yükümlülükler azaltılmıştır. Ne var ki, yükümlülüklerin azaltılması
işverenler açısından pozitif bir politika olarak görünse de engelli vatandaşlarımız
açısından olumsuz bir gelişmedir. Bu sebeple hem engelli istihdamını arttıracak hem de
işverenleri engelli istihdam etmeye teşvik edecek politika araçları geliştirilmelidir. Bu
bağlamda, kullanabilecek politika araçları şöyle sıralanabilir.
·
Hâlihazırda yürürlükte olan İş Kanunu’nun 50 ve daha fazla çalışanı olan
işletmelere getirdiği %3 oranında engelli istihdam etme zorunluluğu tartışmaya
açılabilir. Hem işverenlerin, hem engelli vatandaşlarımızın, hem de uzmanların
görüşleri alınarak bu zorunluluklar ve cezalar yeniden şekillendirilebilir.
İşverenlerin kota uygulamasına, dolayısıyla da engelli istihdamı ile ilgili yükümlülük
ve cezalara tamamen karşı çıktığı algısı doğru değildir. Yapılan anketler,
işverenlerin, kotaların kaldırılmasını değil, teşvik ve kotaların dengeli bir biçimde
kullanıldığı bir sistemin yürürlüğe konmasını istediklerini göstermektedir (Şekil 7).
Aşağıda, böyle bir karma sistemde yer alabilecek bazı politika araçları da ele
alınmaktadır.


Kaynak: İşgücü Piyasasının Özürlüler Açısından Analizi Raporu, Aralık 2011, T.C. Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı, Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü


·
İşverenlerin işe uygun engelli bireyleri istihdam edebilmeleri için bazı ek
düzenlemeler getirilmesi faydalı olabilir. Örneğin, mevcut Kanun’da işverenlerin
çalıştırmakla yükümlü oldukları işçileri Türkiye İş Kurumu aracılığı ile sağlamaları
gerekliliği vardır. İŞKUR’a engelli olarak kayıt yaptırmanın kolaylaştırılması
gerekmektedir. Engelli olarak iş arayanların, İŞKUR’a kayıt olabilmek için özürlü
sağlık kurulu raporu almaları bunu İŞKUR’a onaylatmaları gerekmektedir.9 Bu
rapor alma ve onaylatma işleminin iş arama evresinde yapılması zaten iş bulma
ümidi az olan engelli vatandaşlarımız için ek bir engel daha oluşturmaktadır. Bu
işlemlerin engelli birey iş bulduktan sonra işe alınma aşamasında yapılması
İŞKUR’a başvuruları arttıracaktır. Buna ek olarak, işverenlerin İŞKUR’dan bağımsız
olarakengelliçalışanarayabileceklerimekanizmalarıoluşturmaları
desteklenmelidir. İşverenler kendi inisiyatifleriyle engelli çalışan bulduklarında,
bunların İŞKUR’a kaydını gerçekleştirebilirler.
İş yerlerinin engellilerin çalışmasına olanak vermeyecek şekilde düzenlenmiş
olması engellilerin istihdamının önündeki önemli engellerden biridir. Ancak, bir
taraftan bu sorunun çözülmesi için adımlar atılırken, diğer taraftan engelli
vatandaşlarımızı iş hayatına hazırlamak mümkündür. Bu kapsamda
kullanılabilecek bir yöntem, engelli bireylere korumalı iş olanakları sağlamak ve
onları çalışma hayatına hazırlamaktır. Bu kapsamda, kamu, hem bu türden iş
alanlarını yaratabilir, hem de özel işletmelerin bu türden korumalı iş alanlarını
oluşturmasına destek olabilir. Dünya Sağlık Örgütü’nün raporunda bu türden
korumalı iş alanlarının en yüksek engelli istihdam oranına sahip olan İsviçre’de
uygulandığı ve başarılı olduğu belirtilmektedir. Ancak, korumalı iş alanlarının en
önemli sakıncası engelli çalışanları nüfusun geri kalanından izole etmesidir. Bu
sebeple, korumalı iş alanlarını bir istihdam politikası olarak değil, mesleki eğitimin
bir parçası olarak görmek gerekmektedir. Engelli vatandaşlarımızın bu türden
korumalı iş alanlarında, hem çalışarak hem de mesleki beceriler edinerek, iş
hayatına hazırlanabilir. Pek tabii ki, bu politika iş yerlerinin engellilerin erişimine ve
çalışmasına uygun hale getirilmesiyle ilgili politikalardan bağımsız olarak
düşünülemez.
Vergi teşvikleri ve destekler
Mevcut durumda, engelli istihdam eden işletmelere verilen teşvikler engelli çalışanların
sigorta primlerinin tamamının ya da bir kısmının Hazine tarafından karşılanması ile
sınırlıdır. Düzenleme şu şekildedir:
(İş Kanunu, Madde 30) Özel sektör işverenlerince bu madde kapsamında
çalıştırılan [….] özürlü sigortalıların […] prime esas kazanç alt sınırı üzerinden
hesaplanan sigorta primine ait işveren hisselerinin tamamı, kontenjan fazlası özürlü
çalıştıran, yükümlü olmadıkları halde özürlü çalıştıran işverenlerin bu şekilde
çalıştırdıkları her bir özürlü için prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan
sigorta primine ait işveren hisselerinin yüzde ellisi Hazinece karşılanır.
Yukarıda da belirtildiği gibi, Türkiye’nin engelli istihdamı ile ilgili karnesine bakıldığında bu
teşviklerin amaçlarına ulaşmadığı görülmektedir. Bu sebeple ek teşvik mekanizmalarının
uygulanması engelli istihdamını arttırmaya yardımcı olabilir. Engelli istihdam etme
yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletmelere verilen cezalar, engelli istihdam eden
şirketlere verilecek teşviklerle desteklenmelidir. Burada amaç engelli istihdam etmenin
engelli istihdam etmemeye kıyasla avantajlı bir duruma getirilmesi olmalıdır.
Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) 2011 Dünya Engelliler Raporu’nda10 belirttiği gibi bu
kapsamda verilecek destekler sadece engelli istihdam eden işletmelere verileceklerden
ibaret değildir. İşletmelerini engellilerinin erişimine uygun hale getirenlere ve engellilere
mesleki eğitim sağlayanlara da benzer destekler verilebilir. Bu tür destekler son kertede
engelli istihdamını arttırma amacına hizmet edecektir. Verilebilecek teşvik ve desteklerin
bazıları şunlardır:
·
Engelli istihdam eden işletmelere çeşitli vergi teşvikleri ve destekler verilebilir. Bu
teşvikler ve destekler özellikle küçük işletmeleri hedef almalıdır. Böylece 49 veya
daha az çalışanı olan işletmelerin engelli istihdam etmesi teşvik edilmiş olur.
Ayrıca, böyle bir düzenleme, 49 çalışanı olup da sadece engelli istihdam etme
yükümlülüğünden kaçmak için yeni çalışan istihdam etmeyen veya çalışanlarını
kayıt altına almayan işletmelerin de ortadan kalkmasını sağlar. Dolayısıyla, Güven
Sak’ın yazısında belirttiği “49’un hikmeti” ortadan kalkmış olur.
İşletmelerini engellilerin erişimine uygun hale getiren işletmelere verilecek karşılıksız
krediler. Buna benzer bir destek programı ABD’de uygulanmaktadır. Bu
kapsamda, örneğin, işyerinin fiziki erişimini engellilere uygun hale getiren veya
yazılı materyali görme engelliler için erişebilir hale getiren destekler
verilmektedir.11
Yine ABD’de uygulanan bir başka teşvik, engellerin kaldırılmasıyla ilgili masrafların
vergiden düşülmesidir. Engellilerin ve yaşlıların hareketliliğini engelleyen mimari
veya ulaşımla ilgili bariyerlerin ortadan kaldırılmasıyla ilgili harcamalar belirli
oranlarda vergi indirimi olarak ödüllendirilebilir.
Benzer bir şekilde, işe alınan her engelli için gelir vergisi indirimleri uygulanabilir.
ABD’de uygulanan İş Fırsatı Vergi Kredisi (WOTC) programı12 bu tür bir destek
politikasının güzel bir örneğidir ve engellilere ek olarak gazileri de kapsamına
almaktadır.
Engelli istihdam etmek isteyen şirketlere mesleki eğitim konusunda verilebilecek
destekler. İşverenin engelli çalışanlarına mesleki eğitim sağlamasını
kolaylaştıracak ve bu eğitimi yaygınlaştırmasını kolaylaştıracak her türlü destek bu
kapsamda düşünülebilir. Yukarıdaki vergi desteklerine benzer bir şekilde engelliler
için mesleki eğitim sağlayan işletmelere destek verilebileceği gibi, İŞKUR ve MEB’in
işletmelerin ihtiyaçları ile uyumlu olarak eğitim desteği sağlaması da düşünülebilir.
·
·
·
·
Türkiye’nin engelli istihdamı ile ilgili özendirme ve kolaylaştırma politikaları uygulamaya
başlaması, hem engelli istihdamını arttırmamıza yardımcı olacak hem de uzun
dönemde engellilerin yaşadığı pek çok diğer probleme de yol açan yapısal sorunların
giderilmesine katkıda bulunacaktır. Üstelik böyle bir yaklaşım, işletmelerin engelli
istihdamı ile ilgili çekince, bahane ve maliyetlerini de azaltacaktır.




Yorumlar