Çok tanrılı dinlerin hâkim olduğu dönemlerde (paganizm) engelli bir çocuğun, içinde bulunduğu aileye işledikleri bir suç- tan ötürü Tanrı tarafından bir ceza olarak verildiği düşünül- müştür. Bu yüzden engelliye yardım etmek, Tanrı’nın gazabını çekmek anlamına geleceği için, kimse engellilere yardım etmez; engelliler şehir dışına sürülür, yalnızlığa ve ölüme terk edilirdi. |
Sonraki dönemlerde engelli insanların yok edilmediği, an- cak kötü işlerde çalıştırıldığı görülmüştür. Hor görülüp aşağı- lanan engelliler, değirmenlerde ve su depolarında hayvanların yerine işe koşulmuş, fuhuşta, dilencilikte kullanılmıştır. Bazı toplumlarda da cüzamlılarla aynı kolonide yaşamak zorunda bırakılmıştır. |
Yirminci yüzyıl Türkiye’sinde durum çok farklı değildir. En- gelliler, fiili olarak kötü işlerde çalıştırılmıyor, şehrin dışına itil- miyorlar, ancak, fiziksel engeller yüzünden metropol şehirlerde bile dünyadan tecrit edilmiş durumda yaşamaya mecbur bırakı- lıyorlar. Dünyanın görünebilen güzelliklerini cam pencerelerin arkasından seyretmekteler. Toplu taşıma araçları, alışveriş mer- kezleri, kaldırımlar, parklar, sinemalar, kamu binaları -ki buna |
reyin dünyayla ve toplumla iletişim kurmasını engellemektedir. Bu durum çalışma alanında istihdam edilmelerini de güçleştir- mektedir. |
Engellerle dolu dünyamızda ve ülkemizde; okuryazarlığı ol- mayan, eğitim seviyesi düşük, okuyamadığı için istihdam edi- lemeyen (çalışamayan) sosyal güvencesi olmayan ve yoksul bir |
Tü r k i y e ’d e E n g e l l i G e r ç e ğ i MÜİSAD
Yorumlar
Yorum Gönder
İLETİNİZ ALINMIŞTIR TEŞEKKÜRLER